(2) Kalamar Avının Püf Noktaları
- Kalamar avı genelde hava karardığında ya da sabah alaca karanlıkta yapılır.
- Kalamar takımında, ikili, üçlü ve ihtiyaca göre daha çok köstek kullanılır. Ana beden en az 0.40 mm olmalı, 0.35-0.40 mm köstekler fırdöndü ile ana bedene bağlanmalıdır. Ben gam yapmaması için fazladan bir fırdöndü kullanıyorum.
- 10 cm ile 1 metreye kadar kösteklerin uzunluğu değişebilir. Kösteklerin birbirine uzaklığı yaklaşık bir metre olmalı, en altta akıntının ve derinliğin durumuna göre 100-250 gram arasında değişebilen bir kurşun koyulmalı, kurşun ile ilk kösteğin arası da 1-1,5 metre arası olmalıdır.
- Sonrasında tekne akıntıya bırakılır ve takım denize salınır. Çapari çeker gibi, ama daha ağır hareketler ile takım sallanır. Bu esnada kurşunun sürekli dip ile temas halinde olması lazım, genelde kalamar dipte oltaya atlıyor, bazen takım ağır ağır yukarı çekilirken de atladığı olur. Kalamar avında acemiyseniz bir ota veya torbaya takıldığınızı sanabilirsiniz.
- Gün ağarırken ve güneş batarken en verimli zamandır. Kalamar genelde tek bıyığı ile oltaya atladığı için, bıyığının kopmamasına dikkat ederek yavaş çekmeniz çok önemlidir. Deniz yüzeyine bir iki metre kaldığında mukavemeti artar, bu arada geriye çekişlerinde misinanın sıkılığını bozmayacak, yani bol bırakmayacak şekilde kalama (kaloma) vermeniz de gerekebilir.
- Yarım kilodan büyük kalamarlar dışarı alınırken kepçe kullanılması gereklidir. Kepçeniz yoksa suyun yüzeyinde kalamarı ensesinden tutup içeri o şekilde almalısınız. Kalamarın dişi çok keskindir, parmaklarınızı ağzına almasına izin vermeyiniz, sadece ensesinden tutunuz.
- Ben bu şekilde kalamar avına başladım, ama su anda normal mercan takımımın üstündeki klipsli fırdöndüye, tek kalamar oltasını ucundaki halkasından direk geçirmek suretiyle avlanıyorum. Bu şekilde günün her saati kalamar almanız mümkün.
- Temmuz, Ağustos, Eylül üreme aylarında genelde 30 metre derinlikten sonra av vermiyor. Ekim, Kasım ve Aralık aylarında 70 metreye kadar derinlikte, hatta söylendiğine göre 200 metre derinliğe kadar avlanılabilmekteymiş.
- Mordoğan'da erkek (kırma) mercan olan yerlerde bol kalamar çıktığı için kırmızı, pembe ve kavuniçi tonlarında üstü bez kalamar oltaları kullanıyorum. Göğsünde kurşun olan tiplerini (sırtı ile kalamar avı dışında) hiç kullanmıyorum.
- Yörede kalamarın tercih ettiği balığa göre renk tercihi yapmak daha faydalıdır, ayrıca kalamar hava karardığında ya da alacakaranlıkta daha iyi av verdiği için fosforu iyi olan tercih edilmelidir. Gece avında el lambanızı veya herhangi bir ışık kaynağını kalamar oltalarının üstüne tutup fosforunuz güçlendirmeniz faydalı olur.
- Eylül, Ekim, Kasım, Aralık aylarında hava karardıktan sonra sakin, kuytu, rüzgar almayan yerlerde aynı rapalaları direk bir klipsli fırdöndüye bağlayarak, sırtı çekmek suretiyle de kalamar avlanılabilir. Kıyıdan, klipsli fırdöndüye direk takılmış rapalayı (kurşunsuz olarak) at çek yaparak hava karardıktan sonra da kalamar avlanılabilir.
- Sırtı ile ya da kıyıdan at çek ile avlanmak istiyorsanız kara samanların çok olduğu bölgeleri tavsiye ederim. Kalamar daha çok oluyor, ayrıca balıkların kümelendiği alanlar da kalamarın bulunacağı yerlerdir. Liman içleri ve liman girişleri, taşlık ve döküntülük alanlar vb. yani balık olan her yerde kalamar da olur.
- Gündüz teknenin etrafına balık toplandığı müddetçe kalamarı teknenin etrafına toplamak için başka işleme gerek yoktur. Ama gece sabit avlanmak için bir ışık kaynağına ihtiyaç duyulacaktır. Ben ışık kaynağı kullanmıyorum, şahsi kanaatim 100 Watt'ı geçmeyecek bir ışık kaynağı ile avlanılabilir, ancak denizin dibine lamba veya ışık kaynağı indirilemez.
(3) Mercan Avının Püf Noktaları
MERCAN OLTASI SEÇİMİ
- Mercan oltası 0.35 mm misinadan, üç köstek artı bir hırsız, dört köstekli olmalıdır.
- Ben çok aşırı bir akıntı olmadığı müddetçe 75 gr kurşun ve 3 numara iğne kullanmaktayım. Mercan dip balığı olduğu için benim tercihim takımın 50 cm’de sınırlandırılmasıdır. Hedef balık ufak ise iğne boyutu da ufak tutulmalıdır.
- 4/2 Numaralı Amatör (Sportif) Amaçlı Su Ürünleri Avcılığını Düzenleyen Tebliğe göre mercanın 15 cm, Karagözün 18 cm ve çipuranın avlanabilir boy limiti 20 cm’dir.
- İlk köstek kurşunun takıma bağlandığı yerde (hırsız) ya da hemen üstünde takım dipteyken yere yatacak şekilde 15 cm kadar üste, 10 cm civarı bir köstek yerleştirilir. Devamına 15 cm aralıklar ile 3 köstek daha, son kösteğin 25 cm. kadar üstüne de kopçalı bir fırdöndü, fırdöndüden sonra, hava sert ise misinanın toplandığında karışmasının azalması veya karışıklıkların daha kolay çözülmesi için 0.40 - 0.45 - 0.50 misina benim tercihim.
- Köstek uzunlukları 10-12 cm civarında olsun ki üsteki olta alttaki kösteğin kollarını tutmasın. İki tarafı delik kalem kurşun kullanırsanız, kurşunun her iki deliğine de bir köstek takabilirsiniz ama bu kösteklerin birbirine dolanmaması için daha kısa tutulmaları gerekiyor.
- Fırdöndünüz mutlaka klipsli olsun, hem takım değiştirirken bir kolaylık hem de gerektiğinde kalamar oltası (şapkalı sahte balık) takılması için bence şart.
- Balığı çekerken birden bir ağırlık hissederseniz veya gelen balığın ensesinde diş izi var ise civarda mutlaka kalamar vardır ve hemen fırdöndünün klipsine bir kalamar oltası takarak normal mercan avına devam edin.
- Oltacı arkadaşlarım çoğunlukla köstekleri daha uzun, 25 cm. civarı yapıyor. Bu sefer kösteklerin aralarındaki mesafe uzuyor, yoksa köstekler birbirine karışıyor.
- 4/2 Numaralı Amatör (Sportif) Amaçlı Su Ürünleri Avcılığını Düzenleyen Tebliğe göre olta takımındaki iğne sayısı, çapari hariç 6 adedi geçemez. Olta sayısı çoğaldıkça ve iğneler yerden yükseldikçe, hedef balığımız olan mercan yerine kupes, erkek mercan, izmarit gibi balıkları tutma olasılığımız yükselir. Mercanın olduğu yerde dibe yakın ve sık köstekler kullanmalısınız. Ayrıca hatırlatmadan geçemeyeceğim, bu işin ustaları sadece bir veya iki köstek kullanıyorlar. Ben üç köstek kullanıyorum. Az ve kısa köstek oltaların birbirlerine dolaştığında kolay açılması bakımından da bir avantaj sağlıyor.
- Kupes, izmarit, kırma mercan gibi ince balıkların çok olduğu zamanlarda ikili köstek daha kullanışlıdır. Hırsız iğne genelde dipte yatar durduğundan dip balığı tabir ettiğimiz mercan, karagöz ve çipura türü balığı avlamaya yarar.
- Takımınızın köstek ve iğnelerini her av günü yenilemelisiniz. Bir iğne 15 balık tuttu ise o körelmeye başlamıştır. Vuruş alırsınız ama iğne damağa zor geçer, köstekler dönerek gelen hanoz (hani), izmarit gibi balıklar sayesinde gam yapar ve bedene dolanır. Bunların her av gününde yenilenmesi gereklidir.
- Şimdilerde çıkan flora karbon ve akıllı misinalar bu dolaşma ve gamı en aza indirmiştir. Flora karbon misinaların beden için kullanılmasını pahalı, görünmezlik özelliği olduğu için kösteklerde kullanılmasını uygun buluyorum.
MERCAN YEM SEÇİMİ
- Takımlar gibi yem konusu da kişiden kişiye ve yöreden yöreye değişiyor, biz genelde Sardalya, Sülünes ve Mamun kullanıyoruz.
- Sardalyayı dilim dilim yapıp iğneye takıyoruz, Sülünesin bütün etlerini dörde, beşe bölerek kullanıyoruz, Mamunu ise her iğneye bir tane gelecek şekilde baştan kuyruğa ya da kuyruktan başa doğru iğneye takıyoruz.
- Yemleri kullandığımız iğneyi dolduracak kadar takmalıyız, Mercan, Çipura veya Karagöz dışında diğer balıkları tutmak istiyorsak yemleri daha küçük takabilirsiniz. Bunların yanında, boru kurdu, kırmızı kurt, tek tek, çimçim karides, yengeç, kalamar, sübye, tavuk eti, ciğer vb. ile de değişik yerlerde avlanılır.
MERCAN AVI
- Oltaların ucu dışarıda kalacak şekilde yemler takılmalı ve takım dibe indirilmelidir.
- Takım kurşunun ağırlığı hissedilecek şekilde, kurşun dibe değer değmez kalmalıdır. Mercan genelde küt diye vurur, bazen de yeme yavaş dokunuşlar verir. Ben her vuruş hissettiğinde takımı hızlı bir şekilde iki ya da üç kulaç kadar yukarı çekerim, vuruşların hafif olduğu durumlarda ise hislerime göre ikinci veya üçüncü vuruşta yine hızlı bir şekilde iki ya da üç kulaç yukarı çekerim. Amaç iri mercanı, daha doğrusu teknedeki en iri mercanı çekmektir.
- Mercan gelirken başı ile oltaya vurur küt, küt vuruşu hissedersiniz, ara ara yukarıya hamle eder ve tekrar kurtulmak için küt diye vuruşunu alırsınız.
- Mercan fırtına öncesi ve sonrası, karnını doyurmak için deli gibi oltaya saldırır desem yeridir. Fırtına öncesi ve sonrasını düşünmez isek 2-4 kuvvetindeki havalar ile puslu, kapalı, çisentili havalar balık avı için idealdir.
- Ben her mevsim Poyraz (Kuzey) havayı, Lodos (Güney) havaya tercih ederim. Poyraz fırtınası (öncesi) alımı ve Lodos fırtınası (sonrası) kalımlarında daha iyi balık avı olur.
- Balık olmadığında, başka avlakları deneriz ama bir yerde olmuyor ise öbür yerde de olmuyor. Diğer arkadaşlar ile haberleşiriz, balık var mı? Vuruyor mu? Onlardan da genelde aynı cevap gelir: Yok. Aslında sormaya da pek gerek yoktur, bakarsınız denizin üzerinde hep tekneler hareket halindedir, yer değiştiriyorlardır. Bu balığın keyifsiz olduğuna ve oltaya atlamadığına işarettir.
- Bir gün önce veya gün içinde Ege Denizi’nde deprem olmuşsa balık etkileniyor. Bazen dipte bulunan harami tabir edeceğim, Mıgrı, Müren ile büyük balıklar ve bazen de iri kalamarlar balıkların kısa süreli dağılmalarına sebebiyet verir. Bu sırada çevredeki teknelerin avlanmaya devam ettiklerini fark edersiniz.
- Verdiğim bilgilerin benim kişisel bilgi ve deneyimlerime dayalıdır, kişi ve yöreye göre takımlar değişiklik gösterebilir.
(4) Çipura Avının Püf Noktaları
- Çipura’ya bazı yörelerde Alyanak ve Delibaş da denir. Eskiler Çipura ve Lidaki bilmezler, onlar için küçüğü hâlâ Alyanak, kiloluğu hâlâ Delibaş, Lüferin adı Kesen, Kofananın adi Harami, Palamutun adi Karabalık, Kefalin adi Akbalık.
- Kasım ayı içinde derin suda Çipura tutmaya başlanır, Aralık ayı boyunca sürer.
- Kıyıdan avlanılan çipuranın normalde iki kere geçidi var:
- Biri iğdelerin çiçek açtığı Mayıs ayı, Mordoğan’da iğdeler çiçek açtıysa kıyılar çipura dolar, oltacılar her tarafı kaplar,
- Bir de Cumhuriyet Bayramı, 29 Ekim yine kıyıdan geçit zamanıdır ancak, bu çipura derin suda da av verir, sert poyraz veya lodos hava ile gelir ve bir hafta konaklayabilecekleri gibi bir ya da iki günde de sert bir hava ile gidebilirler. Aslında fırtına ile gelip fırtına ile gidiyorlar.
- İlkbahardaki geçit daha kısa sürmekle beraber genelde, 30 ile 45 gün arası devam eder. Bu tarihler Mordoğan için geçerlidir. Mesela bu akın Ekim ayı içinde önce İzmir Körfezi’nde başlayacak. Sonra Urla, Çeşmealtı, Özbek güzergâhını izleyerek Mordoğan’a gelecek. Lidaki ve kaba Lidaki olarak başlayacak, Kasım sonlarında, Aralık baslarında ise 2si, 3ü bir kilodan, tanesi 700-800 gr'a kadar çipura olacak.
- Geçitler sureli olmakla beraber kıyılarda her mevsim çipura yakalamak olası, ayrıca geçit bittikten sonra da tamamen bitmez, bazen Şubat bazen Mart sonlarına kadar çipura tutulmaya devam eder. Ama günde bir-iki, bazen iki günde bir.
- Mevsiminde hafta sonu bir akınına denk gelirseniz değmesinler keyfinize…
- Avına konusuna gelince; ben derin suda, mercan avlar gibi Lidaki avlıyorum. Oltamın mercan oltasından farkı yok, tek fark kalamar oltasını fırdöndüye takmam. Çipura oltası 0.35 mm misinadan, üç köstek artı bir hırsız, dört köstekli olmalıdır. Ben hırsız olta bağlamaya müsait iki tarafı delik 75 gr kurşun kullanırım. Çipura dip balığı olduğu için benim tercihim takımın 50 cm’de sınırlandırılmasıdır. Bir köstek kurşunun boyunu geçmeyecek kadar yaklaşık 7-8 cm alt delikte, bir köstek yine kurşunun boyunu geçmeyecek kadar üst delikte yerleşmelidir. 15 cm kadar üste, bir köstek uzunluğu 10 cm civarı, onun da 15 cm üzerine dördüncü köstek uzunluğu 10 cm civarı, onun 25 cm kadar üstüne de bir fırdöndü takılmalıdır. Fırdöndüden sonra 0.40 misina hava sert ise misinanın toplandığında karışmasının azalması veya karışıklıkların daha kolay çözülmesi için 0.45-0.50 misina olmalıdır.
- Derin suda çipuranın vurusu sanılanın aksine genelde çok hafif, yemi almış gitmiş oluyor ve fark ettirmiyor. Onun için en ufak bir tıkırtıda oltayı birkaç kulaç çekmeniz gerekir, birkaç kulaç çünkü oltayı ağzında tutmakta ve bırakmamaktadır. Olta bu tasmalama anında genelde damağa veya dudaklara geçmemiş oluyor ve çipura hayrettir ki, sizin çekiş hızınız ile ayni hızda bazen daha da hızlı yukarıya doğru yüzmektedir. Bu an oltacıyı aldattığı andır. Oltada balık yok dersiniz, bir durup oltada balık var mı diye kontrol etmek istersiniz, çipura ağzını açar ve iğneyi bırakır, çapraz iğne bu kurtuluşu engelliyor görünse de, bir saniye beklediğiniz an da genelde oltayı birikmiş oluyor.
- Verdiğim bilgilerin benim kişisel bilgi ve deneyimlerime dayalıdır, kişi ve yöreye göre takımlar değişiklik gösterebilir.
(5) Kupes Avı
Ege’de bol bulunan Kupes’in, Kupez, Gopez, Kupa, Lapa gibi çeşitli isimleri vardır. Sürüler halinde gezer ve orta su balığı olarak bilinirler. Ava yeni başlayanların ellerinin oltaya alışması, balık vuruşunu tanıması için çok uygun bir balıktır.
Sürüyü bulduğunuz zaman hep aynı derinlikten arka arkaya avlamaya başlarsınız. İlk birkaç kupeste heyecan yapılsa bile birkaç balıktan sonra oltayı toplamaya alışırsınız, çekişleriniz düzene girer. Etli bir balıktır. Oltaya kısa aralıklarla vurur, vurduğu an oltayı tasmalamanız lazım, ama kendi kendine oltaya takıldığı da çok olur.
Mercan oltasına göre daha ince takımla tutulur. Yem olarak sülünes, sardalya, çimçim, hamur, boru kurdu, aklınıza gelebilecek her yemi hatta tavuk etini bile kullanabilirsiniz.
KUPES OLTASI NASIL OLMALI?
Kupes oltası 0.25-0.30 misinadan, üç veya dört köstekli olmalıdır. Ben çok aşırı bir akıntı olmadığı müddetçe 30 gr. kurşun ve 5-6 numara sinek (siyah) iğne kullanmaktayım. 4/2 Numaralı Amatör (Sportif) Amaçlı Su Ürünleri Avcılığını Düzenleyen Tebliğe göre avlanmasında boy limiti yoktur. Ancak Tebliğde kişi başı en fazla 5 kg’a kadar izin verilmiştir.
İlk köstek kurşunun takıma bağlandığı yerde ya da hemen üstünde yer alır. Devamında 20-25 cm aralıklar ile iki ya da üç köstek ilavesi ve son köstekten 25-30 santim sonra klipsli bir fırdöndü, fırdöndüden sonra, hava sert ise misinanın toplandığında karışmasının azalması veya karışıklıkların daha kolay çözülmesi için 0.35 - 0.40 - 0.45 mm misina yerleştirilir. Kupes orta su balığı olduğu için bu köstek uzunlukları çok önemli değil ama iki kösteğin birbirine dolanmaması için üstteki kösteğin bağlantı yerine olan mesafesinden daha kısa olması, olası dolaşıklıkları en aza indirecektir.
Fırdöndünüz mutlaka klipsli olsun, hem takım değiştirirken bir kolaylık hem de gerektiğinde kalamar oltası (şapkalı sahte balık) takılması için gerekli. Yukarıya balığı çekerken birden bir ağırlık hissederseniz veya gelen balığın ensesinde diş izi var ise civarda mutlaka kalamar vardır ve hemen fırdöndünün klipsine bir kalamar oltası takarak normal kupes avına devam edin.
KIYIDAN KUPES AVI
Meşhur Karaburun Kopanistisi, bizim buralarda bolluğundan olsa gerek balık avında da kullanılır.
Bir kaba (biz genelde üç ya da beş kiloluk yoğurt kaplarını kullanıyoruz), yoğur kabına deniz suyu doldurulur, içine bir kaşık kopenisti, üstüne bayat, hatta küflenmiş ekmeği doğradın mı, işlem tamam. Bu karışım bizim mazmozumuz. Kopanisti peynirinin çok keskin bir kokusu vardır, melanur ve kupes toplamak için bire birdir.
Avlanacağımız kıyıda, kıyı taşlık ve yar, insanın az, balığın çok olduğu, genellikle burun ucu, ya da az yakınlarında deniz içinde taş olduğu, gopes, melanur gibi balıkların olduğu bilinen alanlar seçilir. Bazen deneme yanılma yöntemi seçmeniz gerekebilir.
Misina 0.20 mm, iğneler 4 tane tek bir bedene bağlanmış, (kösteksiz, tek misinaya sıralanmış 4 ayrı iğne) sinek iğne tabir ettiğimiz, siyah iğneler, 5 veya 6 numara sinek iğne… İğnelerin birbirine mesafeleri 1 cm bilemediniz 1,5 cm kadar, bu kadar yakın olmasının sebebi, balığın çarpma ile de yakalanmasını sağlamasından.
Yem olarak bildiğimiz hamur, hamur ama peynir suyunda hazırlanmış, onun dışında çimçim, sülünes, kalamar bıyığı, madya gibi daha sert yemler.
Misinada fırdöndü yok, yaklaşık 8 – 10 metre uzağa atıyorsunuz ve kendi ağırlığı ile dibe süzülmesini sağlıyorsunuz. Zaten suya iner inmez, var ise, kupesler atlamaya başlıyor, dibe indikçe, balık vurdukça yavaş yavaş çekiyorsunuz ve balık yakalandı mı zaten hissediyorsunuz. Misinayı elinizden çekiyor, size misinayı toplamak kalıyor.
DENİZ TUTMASINA
KARŞI
Tekneye binmeden
önce ağır ve çok yağlı yiyecekler yememeli, aşırı içki tüketilmemelidir.
Deniz tutması için kulak arkasına yapıştırılan deri üstü ilaçlar (Seabant),
bileklik (queaz-away) ve haplar tekne yola çıkmadan yarım saat kadar önce
kullanılmalıdır.
Deniz tutmuş birine o anda verilecek ilacın bir faydası yoktur.
Deniz tutmuş veya tutmaya başlamış ise, soğuk soğuk terlemeye başlamışssanız,
kapalı yerlere ve kamaralara girmeyiniz, Daima ufka veya karadaki sabit
tepelere-noktalara bakınız.
Tekne seyir halinde ise eksozdan gelen gazı solumamaya özen gösteriniz,
kaptandan yerinizi değiştirmenizi talep ediniz.
Deniz tutabilecek hassas kişiler gazete dergi vs. okumamalı, dolasan misinalar
ile ugraşmamalıdırlar.
Deniz tuttu ve istifra edecekseniz, sıkıca tutunarak küpeşteden aşağıya
eğilmelisiniz.
Deniz tutmasına karşı sevgili Arkadaşımız Serdar ALTINBİLEK ise;
"Belinizin ve bilhassa karninizin ustune gelecek sekilde sikica kusak
sarin. Nefes almanizi ve hareketlerinizi engellemeyecek sekilde olsun.
Daha rahat bir sefer gecireceginizi goreceksiniz," demektedir.
Çokca bahsedilen "İlk denize açılmalarda tekneye binmeden önce tuzlu
şeyler yenmesi ve denize açıldıktan sonra birkaç defa ağızın deniz suyu ile
çalkalanması" yöntemi ise kimi bünyelerde faydalı olmaktadır.